28 Şubat 2012 Salı

geçen seneki 28 Şubat'ın anısına cemaatte alınan önlemler



"her hafta bir grup gizlice cuma namazına gidecek." hala toparlayamadım, yazık lan! sıradan bir müslümanın rahatça yapacağı ibadetleri bile kendilerine zehir etmişler. peki sorarım ne için ha ne için? cuma namazına gizlice gitmek, he mi? kusura bakmayın ama jkfdsjasdhjfgdshjghsjdkhgjksda.
(01.04.2011 02:06)



- hamdi abi şimdi ben gizlice cuma namazına gideceğim
+ peki oğlum
- sonra seninle atatürkçü düşünce derneği lokalinde birer kahve içeceğiz
+ peki
- hanımın başını da açtım, haberiniz ola
+ aferin
- ama şu çöp tenekelerinden içki şişesi toplamak zorunlu mu abi? çok gücüme gidiyor :/
+ imamın hizmetine ibadet etmek için yapacaksın ahmet, başka şansın yok, çok dikkat çekiyorsun, geçende de yol ortasında ettehıyatü okumuşsun, bi daha olmasın böyle şeyler
- tutamadım kendimi abi, müslümanlığımı rahatça yaşamak istiyorum abi! isyanım var abi!
+ sen allahın kutlu kulu imam efendiye karşı mı çıkıyorsun ha?
- yok abi, estağfurullah ama böyle gizli kapaklı namaza gitmek, haram içki şişeleri toplamak, gündüz vakti bir hayırlı işler bile diyememek koyuyor be abi! geçen kurban bayramı'nda da halimiz vaktimiz yerinde olduğu halde kurban kesmediğimiz için konu komşu ayıpladı heb
+ ama sen kestin, biz biliyoruz ahmet, içini ferah tut, hem halin vaktin nasıl bu kadar iyi? altı üstü bir devlet memurusun, neye borçlu olduğunu biliyorsun , değil mi?
- varlığım imamın ordusunun varlığına armağan olsun ağbi, allah sizden razı olsun
+ amin, hadi çaktırmadan git namazına şimdi
- piki
(01.04.2011 02:18)


20 Şubat 2012 Pazartesi

Hayatın anlamı...

Çok bilinen veya hiç bilinmeyen bir hikaye anlatacağım ne zamandır. Aslında ne zamandır yazacağım çok şey var. Kendime yetişemiyorum. Durduğum yerde bir şey yaparken kafamdan da içimdekileri kustuğumu hayal ediyorum. Fazla yük bulantı yapıyor. Ve evet kustum.


Bir zamanlar bir padişah yaşarmış, ülkesinin tüm bilgelerini toplayıp hayatın anlamını soruyormuş ama aldığı cevaplar onu tatmin etmiyormuş. Başka bilge yok mu bu ülkede hülelayn diye gürlerken biri saraya gelmemiş bir bilgeden bahsetmiş. Tiz getirile emri ile adamcağız tiz getirilmiş. Diyalog:


-söyle bakalım bilge adam, senin ülkenin en bilge kişisi olduğun söyleniyor(, ne iş?) bakalım dedikleri kadar bilge bir insan mısın... söyle bana hayatın anlamını, devrik cümle olması gerekmez tabi.
+ yiyip içmek osurup sıçmak
- sen benimle taş... dalga mı geçiyorsun? böyle hayat anlamı mı olur? tiz zindana atıla!
+ bunlardan birini yapamadığınız zaman görürüm sizi... (diyor ve büyü mü ne yapıyor tam hatırlamıyorum)
- tiz tiz!


Adamcağız zindandayken bizim padişah çok afedersiniz kabız oluyor, ne yaparsa yapsın günler boyunca tuvalete çıkamıyor, iştahı kesiliyor, yiyemiyor içemiyor... ve o zaman padişah bilgeye hak veriyor ve zindandan çıkarıyor, ne olur kurtar beni bu durumdan bilge adam (ulu bilge dandol denyus) sen haklıymışsın, hayatın anlamı dediğin gibi yiyip içmek osurup sıçmakmış diyor ve mutlu bir son mu bilemiyorum. 


Aylardır bazı günler yoğun olmak üzere çektiğim mide sıkıntıları ve bu sıkıntıların yarattığı sıkıntılar ve bu sıkıntıların yarattığı sıkıntıların yarattığı sıkıntılar... ben tekrar kusmaya gidiyorum...



2 Şubat 2012 Perşembe

Birisini öldürmenin yolları...

"Birini öldürmenin çeşitli yolları vardır. Karnına bir bıçak saplarsınız, ekmeğini çalarsınız, hastalığını sağaltmazsınız, berbat bir evde yaşatırsınız, ölümüne çalıştırırsınız, intihara sürüklersiniz, savaşa yollarsınız, vb. Memleketimizde bunların çok azı yasaktır."


Bertolt Brecht


Karnına bıçak saplamak = direkt fiziksel yöntem


Ekmeğini çalmak = Çalışmasının hakkını vermeyip zimmetine geçirmek, kişiyi yoksulluk ve açlık seviyelerinde yaşamaya muhtaç etmek... 


Hastalığını sağaltmamak = Nedir bu? Hipokrat yeminine aykırı gibi durur, değil mi? Değil... kanser hastalarının son dönemlerine geldiklerine "inanan" doktorlar kanser tedavisi üzerine yoğunlaştıklarından artık "tedaviyi" gerekli görmez, hastayı destek tedavi için yönlendireceğine oyalar, son dönemlerini mümkün olduğunca rahat geçirmesini hastaya çok görür... Elle tutulamayan, yani ruhsal hastalıklar için de geçerlidir, psikiyatr ilaç dayar, kanayan ruhunuza pansuman yapmaz, semptomları kimyasallarla geçirmeye  çalışır, nevrotik hastalıkların sık tekrarlamasının nedenlerinden biri de budur... Gastroentrolog hastaya diyet verir, helicobacter pylori testi yaptırmaz, klasik diyetli proton inhibitörlü yöntemi uygular, öğünlerini hastaya zehir eder, halbuki bir baktırsa belki 15 günde uygun antibiyotik tedavisi ile kurtulacak hasta... Boyun lifleriniz atar, boyunluk bile vermez... vs vs devam edeyim mi? Bir hipokrat yemini vardı, ne oldu ona?


Berbat bir evde yaşatmak = Sırf evin yapımında kullanacağınız kanserojen malzemeler ile bir insanı rahatlıkla öldüreceğinizi biliyor muydunuz? Mesela herkesin ayılıp bayıldığı "pimapen" pencereler dünyanın en sağlıksız malzemeleri içinde ama geri zekalı emlakçılar pimapen olmasını artı olarak görür, halbuki ahşap doğrama hem daha sağlıklıdır, hem de iyi detaylandırılıp gayet de ısı yalıtımı sağlar. İnsanlar ise moda adı altında pimapenin "daha sağlıklı/daha modern/daha elit/ daha eşeğin siki" olduğunu savunup geri zekalılık madalyası almaya hak kazanırlar... sonra yalıtımda asbest kullanılması, nefes alamayan binalar... devam edeyim mi?


Ölümüne çalıştırmak = Mobbing yönteminin de yardımı ile öyle iş yüklersiniz ve bu işleri yapmaya ekonomik nedenler ile öyle muhtaç edersiniz ki, kişinin sağlığı bir süre sonra bozulur, para az kazanır veya kazanamaz olur, yaşam kalitesi düşer... siz sadece iş verdiniz, size şükretmeliler, lütfettiniz!


İntihara sürüklemek = Aklıma nedense Nilgün Marmara'yı getirdi bu yöntem, Nilgün Marmara'yı intihara arkadaşları sürükledi yazmıştı birisi, kimdi hatırlamıyorum. Bir insanın yukarıdaki yöntemleri kullanarak berbat koşullarda yaşamasını garantilerseniz depresyon ve çözümsüz bir noktada intihar kaçınılmaz olabilir. Ama siz bir şey yapmadınız, pardon, özür dilerim!


Savaşa yollamak = Savaşa kaşarlı tost yapmak için gönderilmediğimize göre?


Çevremizdeki her şey bizi öldürmeye programlanmış, resmen haberimiz yok! Ya da nereye kadar görmezden gelebiliriz? Hiçbir şey yapmıyoruz sanırken aslında bizi için için kemiren işte bu gerçekler. 


İyi ölümler.