23 Ocak 2013 Çarşamba

22 Ocak Galatasaray Üniversitesi Yangını



Haberi aldığımda çoktan 23 Ocak olmuştu ve Dha canlı yayınında hala cayır cayır bir yangınla karşılaştım. Gecenin bu yarısında hala devam eden bir yangının 19: 30 sularında başladığını öğrenince şaşırdım. Halbuki New York ile yarışacak bir itfaiye sistemimiz var buyurur Kadir Topbaş:

http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/Pages/Haber.aspx?NewsID=20859

Bu durumda Haydarpaşa yangınında da çok tartışılan denizin dibindeki tarihi eserin deniz yardımı ile söndürülememesini artık suyun basıncının ahşap binayı çökerteceği, bu nedenle denizden veya helikopter vasıtası ile havadan müdahalenin mümkün olmadığı gibi "zırvalar" yerine daha iyilerini bulmalılar, suyun basınç ile bu binaları yıkabileceği doğru ama hortumların veya yangın söndürme sistemlerinin ucundaki nozzle - o da ne? şu: her itfaiye hortumunun ucunda bağlı bir nevi fıskiye gibi bir parça, bu parçanın amacı suyun hortumdan nasıl çıkacağını ayarlamak, hani bahçe hortumunun ucunu sıkarsınız da su tazyikli çıkar ya, onun gibi. ama o basınçlı suda bu işlemi parmağınızla yapamayacağınız için bu pirinçten yapılmış parça hallediyor- sayesinde basınçla pompalanan su; tek noktaya şiddetli püskürtmeye ayarlanabileceği gibi, büyük miktarda suyu geniş bir alana yayarak bir yangın perdesi olarak ince ince parçalarla yayılmasını sağlıyor. New York'la yarışabilecek durumda olduğumuza göre bunu neden yapamadığımızın sağlam bir açıklaması lazım.


-Fotoğrafların bir kısmını sürekli link vermemek için kopyalayıp ekledim.-

İbb kamerasından bir görüntü:
http://img46.imageshack.us/img46/2456/gsyangin.png

Haydarpaşa vakası için itfaiyeci bir arkadaşımla konuşurken işten anlamayan dangalak yerine konmuşluğum bir yana, aklımda en çok şu cümle kalmıştı: 'O yangını söndürecek köpük ne kadar eder haberin var mı?' Yapacağım atağı fark edip o kadar harcansa bile çok hafif bir etkisi olacağını ekleyerek 'your arguement is invalid' i yapıştırmıştı. 




Yine de farklı uzmanlardan açıklama beklemek toplum olarak hakkımız. gerçi kesinlikle böyle bir geri zekalılık sergileyenlerin hakkı değil:

https://twitter.com/search/realtime?q=fransa+bayraklar+yar%C4%B1ya+indirildi&src=typd

Bir de futbol takımı üzerinden mide bulandıranların, zaten umurlarında da değil. 




Sayılarının çok olduğunu umduğum bir kesim ise binanın yanında bir de İlber Ortaylı'nın da eşi bulunmayanlar da dahil olmak üzere altı bin kitap bağışladığı kütüphanenin yanmasına da yandı. Her ne kadar kütüphane arka binada diye valilik tarafından açıklama yapılsa ve bu eserlerin kurtulduğu iddia edilse de o yangından aynı binanın ikinci katındaki kütüphanenin sağ çıktığını söylemek safdillik bile değil. Gerçi Ethem Tolga için her şey çok şey, online yani, endişeye mahal yok. Bir de ders falan yapılmıyordu o binada buyurmuş, teknoloji çağında büyük hata. Hangi üniversite rektöründen en fazlanefret ediyor diye bir yarışma yapılsa sayesinde Galatasaray Üniversitesi açık ara kazanır.

https://twitter.com/GSUmag/status/293821914273685504

Neyi yaktığımızı biliyor muyuz?

Yanmadan önceki halinden bir iç portre

Tavandaki kalem işleri, anılar, tezler, dökümanlar, sınav kağıtları -hele ki tahmin ediyorum final döneminde-

Kim bilir kaç kuşağın ciğeri yani. Ciğer nefes alma organımız, doktorlar yangın sırasında civarda bulunan astım hastalarını çıkmamaları için uyarmış. Böyle bir sahte afette nefes alamamak için  astıma gerek yok ki.




Zaytung'un haberi durumu özetliyor aslında:



Hotel Le'Bosphorus (Eski Galatasaray Üniversitesi) görkemli bir temel atma töreniyle dünyaya merhaba dedi

 http://zaytung.com/fotohaberdetay.asp?newsid=202466

Bunu, yani ranta açılıp otel yapılmak için yakıldığını düşünen insanlar ne paranoyak, ne aptal ne de hükümeti suçlamak için öküz altında buzağı arıyor. Örneklerine bakalım:

 http://haber.gazetevatan.com/0/73073/7/Haber

http://www.ucyuzotuzuc.com/fotoroman/galatasaray-universitesinde-yangin_97-f1641.html

http://www.ucyuzotuzuc.com/detay/tarih-boyle-kul-oluyor-boyle-yok-ediliyor-777.html

 Ve daha bir sürü... 

Neden böyle düşünüyorlar canım? Tarihi bina, yanamaz mı? Elbette yanar, hem de cayır cayır, buradaki sorun bu değil.  Buradaki sorun gerekli önlemlerin alınmaması, gerekli müdahalenin yapılmaması. 

Bir öğrenci diyor ki: Biz bile söndürebilirdik... Bu ne demek? Bir şeyler fena halde ters gitmiş demek, bir hocanın odasında elektrik kaçağı oluyor (vaay!) insanlar da ay canım hocanın odasında kaçak olmuş, olur böyle şeyler diyorlar. Aynı hoca Yiğit Bulut'un programına katılıyor ve gündüz sigortaların attığını, bir sıkıntı yaşandığını, muhtemelen o hat üzerinde bir yerden kaçak olduğunu söylüyor.

-bald kısmını düzeltemiyorum, herhangi bir anlamı yok, bald'a dönüp duruyor yazı-

Bu ne demek? Gündüz sigortalar atmış, teknisyenler -en iyi ihtimalle- çağırılmış ve sorun giderilmemiş, baştan savma yapılmış. 

Odada duman görülmüş, itfaiye gelip yangın yok zabıtı tutarken ve binayı boşaltırken çatı cayır cayır yanmaya başlamış, yani yangın gizliden yürümüş, itfaiyenin burnu dibinde çıkmış ya da azmış. Saatlerce rüzgar mukavemeti(?!) yüzünden söndürülememiş, New York itafiyesi ile yarışan itfaiyemiz sınıfta kalmış.

Ve biz kasıt aramayacağız, öyle mi? Minareyi çalan çoktan kılıfını hazırlamış. 

Yiğit Bulut Beril Dedeoğlu'na müthiş bir tarih bilinci ve duyarlılık sergileyerek canlı yayında 'Cana gelmesin mala gelsin,' demiş.

(cosmic girl'den geliyor: facebook'ta konu ile ilgili capsin altına " mala ağlasak seni her gördüğümüzde ağlardık yiğitçim" yazan kişi benim için günün ayarmatörü olmuştur.

http://beta.eksisozluk.com/entry/31850942 )

 http://www.youtube.com/watch?v=-ofWTLGpCz0

 Kıyı Emniyet genel Müdürü, vali ve belediye başkanı oturup izlemiş: 

"Kıyı Emniyeti Gen Müd:"Olayın başından beri valim ve belediye başkanımla yangını izliyoruz" dedi 'ta.Öyle olduğu anlaşılıyor!.. "

https://twitter.com/hilmihacaloglu/status/293827158013526016

Hicran da, yalnızlık da, yenisi düzgün yapılsa bile eskiye duyacağımız hasret de bize düşmüş usta.

Zaten bu yazıyı da Lali Berte yazmış.