27 Nisan 2012 Cuma

Bulantı Hikayeleri

Çok uzun süredir yediğimi midemde tutamamak ve dahi mideme gönderememk gibi dertlerden muzdarip olduğumu yazdım, çizdim. herkes grip gibi geçici bir şey sandı. Değildi, değil... yanına kramplar, ağrılar da ekleyerek devam ediyor, hala neyin bana dokunacağını bilemeden yaşıyorum, öyle ki yeri geliyor içtiğim su bile "dokunuyor". Midemde bir şey kalmıyor, ben hala öğürerek kasılıp kalıyorum, beynime 'çıkacak bir şey kalmadı, aloooğğğ' sinyalleri gönderiyorum. Nasıl sinyallerse onlar artık... Çok uzun saatler bir şey yiyemiyorum kumsanın ardından, yersem o da gidiyor ki canım istemiyor. Şaka maka aylardır süren ve yaşam kalitemin içine eden bulantı ve saz arkadaşları berte'yi içten çökertme teşkilatı kurdu diye endişe ediyorum, o derece.


Bilenler bilir, çok da "yamuk" bir insan değilimdir, rüzgar esse üşürüm falan da geçici ki bunlar. Midem için de içinde olduğum ve belki de olduğumu fark etmediğim durumun yansıması, bir başka deyişle psikosomatik diye geçiştirdim hep. Ben toparladıkça o da toparlayacaktı, burada hafiften şizofren eğilim gösterdiğimin farkındayım, insanın midesinden ayrısı gayrısı olur mu? Olaylar umduğum gibi gelişmedi, fil fareyi ezdi geçti. Ben beslenemedikçe halsiz kaldım, halsiz kaldıkça beslenemedim hayat kalitesi diye bir şeyim kalmadı, sürekli hasta olduğum için kendimden nefret etmeye başladım bir ara, sonra saçmalama kuzen! diyerek kendime geldim, hala beni zorluyordu. Evden çıkamaz olmuştum, okul, hastane, adliye, cami gibi gitmem gereken yerlere gidemiyordum, şehir değiştiremiyordum, hatta Nilüfer Turizm maceramı da buraya yazmıştım. 


Kimse durumun bu kadar kötü olduğunu tahmin etmedi. Sadece durumumu internet üzerinden de olsa yakından bilen bir arkadaşım Ocak ayı itibarı ile endoskopi yaptırmam için baskı yapmaya başladı, aile geçmişimden, kirli aile geçmişimden dolayı korkuyordu. Kusma dediğin bu kadar sürmez, bir ara geçer... Geçmedi. Arkadaşım hala ısrarlı, ben ise aile hekimi ve benzerinin de endişeleri ile yeni yeni hastane yolunu tuttum, o da istemeye istemeye. Sorunun bu kadar sürmesinden kelli organik olduğundan korktuğumu, gerekli tetkikleri yaptırıp eğer psikosomatikse rahat rahat kusmaya devam edeceğimi söyledim. Gittiğim hastane annemin vefat ettiği hastane, doktorlar tanıdık. Beni annemin son dönemlerinde görmüşler, beynimi kullanarak her şeyi yenebileceğimi söyledi cümbüş doktorumuz, o zaman anladım ki ben yaşadığım sıkıntıları yüzüme yansıtmıyorum, halbuki o gün bıçak sokmuş gibi kramplar da başlamıştı... Ne kabus!


Çok uzattım, benim durumum hala belli değil, gastroenterelogdan randevu düşürmeye çalışıp başaramıyorum şimdilik. Durumumun nedenleri üzerine konuşurken aile hekiminin anlattığı bir bulantı hikayesi dikkatimi çekti.


Bir adamın 40 45 yaşlarına kadar sürekli midesi bulanıyor, testeler yapılıyor, yok, o şu bu... yok, hiçbir tedaviye cevap vermiyor. Durum böyle olunca psikiyatriye yönlendiriyorlar. Sorun ortaya çıkıyor. Doğu, abisinin hanımı ile 8 yaşındayken evlendiriliyor "töre gereği", evet, 8 yaşındayken, kadın ise 20 25 yaşlarında. Meğer kadın bunu her sabah yokluyormuş erkek oldun mu diye, kadınla elbette evli kalmış, ilerleyen vakitlerde çocukları da olmuş ama bu bulantı musallat olmuş. Adam 40 civarı yaşa kadar bu illeti çekiyor, sonra kadından boşanıyor, bulantılar kesiliyor. Düşünsenize, 40 yaşındayım, 32 senelik eşimden ayrıldım diyen biri... Neyse ki bir şekilde ortaya çıkmış da ömrünün sonuna kadar çekmemiş. Aile hekimi bulantının sebebi bir kadın bile olabilir diyerek anlatmıştı. 


Bu arada ben de ağrı ve bulantılarımla yaşamayı öğreniyorum, kusarsam kusarım diyerek dışarı çıkıyorum, yalnız elimdeki uçaklarda verilen kusma kağıtlarından kalmadı, her türlü bağışı kabul ederim, naylon poşet çevreye daha fazla rahatsızlık veriyor. Ben çevreye verdiğim rahatsızlıktan ötürü özür dilerim de çevrenin bana verdiği rahatsızlık için kim özür dileyecek? 


Varoluş kaygıları, varolmanın bulantı yaratan hafifliği gibi argümanlarla geleni peşin dövüyorum, söyleyeyim. Fiziksel olarak kesintisiz bulantı hissetmeden de varoluş acısı çekebilir bir insan.


Organikse organik, psikosomatikse psikosomatik, bulacağım seni bulantımın sebebi! (Böyle göz dağı ile, isyankar, yeneceğim seni İstanbul'umsu bir final işte)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder