3 Temmuz 2012 Salı

Beyaz Bir Gemidir Ölüm

Bizim hala içimiz cayır cayır yanarken gelen zaman aşımı kararı, elini kolunu sallayarak dolaşan katiller, 2 temmuz 1993'te cayır cayır yanan sevdiklerimiz....


Hiç görmek istemediğimiz düş, yani kabus... Söylenecek ne var ki? Bunca yıl sonra bas bas bağırıp adalet sembolüne tecavüz edip çocuğuna bakmayı teklif edecek kendini bilmezlere bağlıyken kararlar...


Moğollar'ın Issızlığın Ortasında  parçasını dinleyip de tüyleri diken diken olmayan, içi acımayan var mıdır?


Bugün Nesimi Çimen'in eşinin çığlığını duyup da canı yanmayan? Böyle bir davada zaman aşımı kabul edilemez!!!




Değil hak ettikleri cezayı bulmak, üzerine bir ödül almadıkları kaldı be Cahit abi!

Aslında sadece bir Behçet Aysan şiirinden ibaret olacaktı bu yazı, çünkü

Beyaz Bir Gemidir Ölüm


sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde 
                                olurum

kötü geçen bir güzü
ve umutsuz bir aşkı anlatan
rüzgarla savrulan
kağıt parçalarına yazılmış

dağıtılamamış
bildiriler gibi

uzun bir yolculuğa hazırlanan
yalnız bir yolculuğa.

çünkü beyaz bir gemidir ölüm 

siyah denizlerin hep
çağırdığı

batık bir gemi

sönmüş yıldızlar gibidir

yitik adreslere benzer
ölüm
yanık otlar gibi.

sen bu şiiri okurken
ben belki bir başka şehirde
                                ölürüm.


O lanet gece yüzünden artık aramızda olmayan Behçet Aysan'ın tek kitabı Düello'dan. (kitaba bakarak yazdım, ben bu şiiri okurken o başka bir şehirde ölmüştü bile...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder