Hiç görmek istemediğimiz düş, yani kabus... Söylenecek ne var ki? Bunca yıl sonra bas bas bağırıp adalet sembolüne tecavüz edip çocuğuna bakmayı teklif edecek kendini bilmezlere bağlıyken kararlar...
Moğollar'ın Issızlığın Ortasında parçasını dinleyip de tüyleri diken diken olmayan, içi acımayan var mıdır?
Bugün Nesimi Çimen'in eşinin çığlığını duyup da canı yanmayan? Böyle bir davada zaman aşımı kabul edilemez!!!
Değil hak ettikleri cezayı bulmak, üzerine bir ödül almadıkları kaldı be Cahit abi!
Aslında sadece bir Behçet Aysan şiirinden ibaret olacaktı bu yazı, çünkü
Beyaz Bir Gemidir Ölüm
sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde
olurum
kötü geçen bir güzü
ve umutsuz bir aşkı anlatan
rüzgarla savrulan
kağıt parçalarına yazılmış
dağıtılamamış
bildiriler gibi
uzun bir yolculuğa hazırlanan
yalnız bir yolculuğa.
çünkü beyaz bir gemidir ölüm
siyah denizlerin hep
çağırdığı
batık bir gemi
sönmüş yıldızlar gibidir
yitik adreslere benzer
ölüm
yanık otlar gibi.
sen bu şiiri okurken
ben belki bir başka şehirde
ölürüm.
O lanet gece yüzünden artık aramızda olmayan Behçet Aysan'ın tek kitabı Düello'dan. (kitaba bakarak yazdım, ben bu şiiri okurken o başka bir şehirde ölmüştü bile...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder