8 Haziran 2012 Cuma

Nilüfer Turizm ve garabetleri

Kedith: Başlığı unuttuğuma inanamıyorum!

Daha önce yazdığım şu yazıyı, Nilüfer yazıp aramaya üşenenler için direkt linki de vereyim: http://ahkamburosu.blogspot.com/2012/03/nilufer-turizmdeki-inanlmaz-mantk-hatas.html, yazmadığım bir olayı daha var yıllar öncesinden... hayvanlı, yani kedili, o da çok kötü bir olaydır, o dönem internet kullanmadığım için yazamamıştım, bir gün onu da yazacağım.

Neyse benim acil kargo göndermem gerekti, kısa sürede ulaşması gerekiyordu, ptt ve kargo şirketleri seçenekleri ortadan kalkmıştı çünkü rahatsızlığım tüm gün beni yatağa çaktı. 

Ben de göndereceğim koliyi Nilüfer Kargo ile göndereyim dedim, bilmediğin şeyi araştırmaktansa, vaktin kısıtlıysa bildiğin şey her zaman iyidir, daha doğrusu kestirmedir. Taşıyamadığım için bir çocuktan yardım istedim, sağ olsun götürdü, görevli servisin yeni kalktığını birazdan karşıdan geçeceğini söyledi,' dedim 'Geçelim karşıya sorun olmasın,' 'yok yok ben durdurumlar bir bir şeyler vs....' ve vaktim kısıtlı artı beni yıkan hastalığım da ishal, yollarda başıma bir iş gelir diye de korkmaktayım, servis geldi görevli ışık hızı ile karşıya geçmemizi istedi ve geçtik ama nasıl... otomobillerin arasından saçma sapan geçmeye çalıştık ve servis şoförü sol şeritteydi, adamı yani görevliyi sallamadı, kapıyı açmadı, öyle pacman gibi girdiğimiz anayoldan -Barbaros Bulvarı- ölmeden tekrar karşıya geçtik.

Bu arada aldığım en komik iltifatlardan biridir, yardıma gelen çocuk: 'Abla sen çok iyi bağırıyorsun şu adama bağırsana,' dedi. Zaten adam cinlerimi tepeme çıkarmış, öyle iş mi olur?! Bağırdım elbet çünkü fazlası ile haklıydım ve öğrendim ki:

Şoföre telefon dahi etmemiş, şoförün haberi yok, servis geldiğinde bizi koşturup kendi kendine neandertal hareketler yapıyor yol ortasında servis kapıyı açsın diye vs vs... Biz kaldık öyle... Çocuğun gitmesi lazım, ben koliyi taşıyamıyorum.

Döndüm ofise, bağırma faslı gerçekleşti, şoföre telefon dahi etmediğini o vakit öğrendim, 'Artık sizi 8 servisi ile göndeririz,' dedi, dedim 'Önümüzden araç geçiyor, bindirmeyi beceremiyorsunuz, o araç da mı karşıdan alacak yoksa ofisin önünden mi bari onu söyleyin, böyle saçmalık mı olur? Göz göre göre yarım saat bekletiyorsunuz...' bilmemne. 

Niye sen gidiyorsun diyenler için kargoyu Kavacık'a elden bırakmanız gerekiyor, bunun için de Nilüfer firması sizin oraya ulaşımınızda servis kullanmanızı sağlayarak yardımcı oluyor. Başka çarem yok yani.

Ben bir süre dışarıda derin nefesler alıp gittim adama 'Öğrendiniz mi? Hangi taraftan geçiyormuş?' dedim, daha sormamış, 'Daha servis saatine çok var, ben size haber vereceğim, paketinizi de karşıya ben geçireceğim,' dedi. E bir zahmet...

Servis geç kaldı, dediği gibi koliyi karşıya taşıdı ve bıraktı, yanımdaki olaylara şahit olan iyi niyetli hanımefendi ve servisten bize yardım etmek için inen iyi niyetli beyefendi olmasa iki adım götüremeyeceğim çünkü hastalık zaten sakat belime ekstra ağrılar eklemiş, mümkün değil kaldıramıyorum, sürüklüyorum.

Sonrası şenlikli oldu gerçi, yardım eden beyefendiden Rumeli Hisarı'nın 150 günde yapıldığını öğrendim, aynı beyefendi, bilişimciymiş, Coca Cola reklamında oynamak için İstanbul'a gelmiş, yardım eden hanımefendi organizatörmüş, şirketi burada kendisi Bursa'daymış, bir diğer bilişimci İzmirli, Fatmagül'ün Suçu Ne'de Kerim'in arkadaşının karısını oynayan oyuncu -adını maalesef bilemedim ama çok hanımefendi birisi o da- önümde oturuyor, sohbetin başladığı ön beşliğe erik ikram etti, güzel sohbetler başladı. Dört Bursalı, bir İzmirli, renkli karakterler hepsi, Bursa'ya gidesim geldi o an, gidebilecek olsam evden çıktığım gibi giderdim.

Kargomu sağ salim verip sağ salim yine servisle geri döndüm, halbuki gidişim de bu kadar kolay olmalıydı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder