31 Mart 2012 Cumartesi

canı istemiyorsa telefona yanıt vermeyen insan

 ev telefonuna sıklıkla, cep telefonuna orta sıklıkla uyguluyorum. bazen de uygulamadım diye kendime kızıyorum. iş zorunluluğu yoksa zaten arandım diye ille de konuşacağım diye bir şey yok derken telefonumun çalması... açsam mı... açtım çünkü önemliydi ama duymadıysam açmadıklarımın yanında duyup da açmadıklarım da çok. hemen insanların arkasından burnu büyük, şöyle böyle, umursamaz, nankör, bize küstü, beni sevmiyor diye hikaye yazacağınıza aradığınız kişiyi gerçekten tanısaydınız böyle hikayeler yazmanıza gerek kalmazdı. ben artık, evet açmadım, diyorum, niye müsait olmadığımı anlatmama gerek olmadığı gibi tamamen benim insiyatifime kalmış.

insanlık hali her şey olabiliyor, çok ters bir zamanda arayabiliyorsunuz, çalışmanın tam ortasında arayabiliyorsunuz. ben kafamı işime vermişken ki zaten bir masaya oturma problemi yaşayan insanım, ev telefonunun çalıp da berteğğğ ay sizi çok merak ettik, evi arıyoruz arıyoruz açmıyorsunuz vık vık, ay nasılsınız vik vik, niye gelmiyorsunuz bık bık denmesini istemiyorum, hele o iç bayıcı kuruntu yapıcı ses tonu ile hiç istemiyorum. beni aramayan insanlarla muhatap olmak istemiyorum. annemin kulakları duymadığı için telefonu açmak zorunda kalmaktan nefret ediyorum. telefona annem değil de ben çıktığım için çocukluğumdan beri beni tanıyan ama sonradan "marjinal olduğum" için, kendi uydurması, "konuşulacak durumda olmadığım için", kendi düşüncesi, telefona ses bile vermeyen dandun teyzenin saatler süren çaldırmaları ile işim gücüm bölünsün istemiyorum. telefonu annem açıncaya kadar tekrar tekrar arasın istemiyorum. telefonun fişini çekiyorum, annem kızıyor. en son sessize al butonunu keşfettim, kimseye açmıyorum. çünkü ay ne yaptığımızı, niye sesimiz soluğumuz çıkmadığını hayatta anlamayacakları halde tekrar tekrar soran insanlarla muhatap olmak istemiyorum. kerhen söylenen iyiyim'in, iyiyiz'in durumumuzun bilinmesine rağmen ciddiye alınıp niye görüşülmediği üstüne sitem üzerine sitem dinlemek istemiyorum, kerhen iyiyiz'in altındaki her gün bizzat yaşadığım şeyleri tekrar tekrar anlatmak istemiyorum. kıytırık bir telefon konuşması tüm modumu siksin atsın istemiyorum. insanların anlayışsızlığına durduk yere bir telefon ile maruz kalmak istemiyorum.

bu paragrafı yazarken yine telefonum çalıyor, önemli. ama açmıyorum, çünkü çok önemli olduğu halde üç haftadır telefonlarıma bakılmamış, kötü konuşmak istemiyorum. başkasına devrediyorum.

ne çok ama ne çok hayatımız bölünüyor gerekli gereksiz telefonlarla. sınırsız tarifelerle beynimiz sikiliyor.

merhaba bu insan benim yazıp kaçacaktım. içimdeki doluluğu durduramadım, biraz kustum. bu sadece birazı, daha çok var.

bu buz dağının görünen kısmı bile değil, tepesi.

(25.03.2011 14:27)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder