31 Mart 2012 Cumartesi

sosyal alanlarda insanın dibinde duran diğer insan


genelde açık veya kapalı sosyal alanlarda yüksek oranda gözlemlenirler. bol bol yer vardır ama teyze/amca/vs gider sizin burnunuzun dibine girer. ya da birbirleri ile kümeleşirler, sanki liken hayatı yaşıyorlar mınako.


(bkz: liken hayatı yaşamak)


kardeşim, etrafta yer var. bol bol alan var. oturacak yer var. kimse kimsenin yerini kapmıyor. uslu uslu dur durduğun yerde. niye bana sıkıntı veriyorsun? burası senin evin değil ki bir metreden fazla yakın olalım. bakın konuşmaya çalışanları hiç katmadım bile, eskiden keriz gibi kibarlığımdan gerekli gereksiz konuşan herkesle konuşurdum. artık o kadar sıtkım sıyrıldı, insanlara tahammülüm azaldı ki ya görmemezlikten geliyorum ya da çıkışıyorum. herkese değil tabii. makul olana, gerçekten yardım isteyene bu ancak benim yapacağım bir şeyse o an için, kapım sonuna kadar açık. ama bu insanların istediği yardım değil, rahatsızlık vermek. bilinçli veya bilinçsiz yapmaları beni ilgilendirmiyor. rahatsız oluyorum. ben de insanım, diğerlerinden bir farkım yok. diğerlerine karşı saygılı olanın da bir farkı yok. kişisel alanı tanımak zeka ile, tahsil ile edinilen bir şey değil, doğuştan da gelmiyor ama öğrenilebilir. tabii karşınızdaki, öğretilebilir geri zekalıysa.


mesela bir seferinde atm'de işlem yapacağım. zaten epi topu dört kişiyiz, sayı ile 4. birisi işlem yapıyor, ben de milletin dibime girmesinden hoşlanmadığım ve dahi rahatsız olduğum için ve zaten zaten atm balkon gibi bir yerde olduğu için kenarda bekliyorum. yağmur yağmıyor ki saçak altına sığınalım. yani sıkışmamızı gerektirecek hiçbir sebep yok. arkamdaki insan müsveddesi hatun ben para çeken adama o mesafeyi tanıdım diye cıngar çıkardı, ben de durur muyum, pat pat sosyal alanlarda aslında birbirimize tanımamız gereken mesafeden girdim insana saygıdan çıktım. papaz olduk, çirkef çamur bir kadındı. o an bir kılıcım olsa belden aşağı ve belden yukarı olmak üzere ikiye bölebilirdim kendisini. gereksiz yere anksiyete yarattı, toplum huzurunu bozdu. görgüsüz!


mesela hastanelerde bir de konuşmaya çalışma kısmı vardır. sanki sosyal terapi yapılıyor ankaralı mırnav kediler! herkes karısından, kocasından, çoluğundan çocuğundan, işinden gücünden, akşama pişireceği yemekten, hangi hastalıkları olduğundan, ne tedaviler uygulandığından, o sırada orada neden bulunduğundan bahsetmek zorunda da benim mi haberim yok? neyse ki o kadar çok gına geldi ki bu insanlardan artık görmezden gelme, duymazdan gelme, ısrar edene sen mi tedavi edeceksin deme, hastalığını anlatana bunları bana değil doktora anlat, ben doktor muyum kardeşim diye çıkışma, çok ısrar edenlere sana ne yarraam deme gibi savunma yöntemleri geliştirdim. evet savunma yöntemleri çünkü orada bulunan kimsenin kimseyi bu şekilde taciz etme hakkı yok. taciz deyince insanların aklına cinsel taciz geliyor. hayır kardeşim, değil. aç bak sözlüğe: taciz. sırf aynı mekanda bulunma zorunluluğundan dolayı ne çeneni, ne otobüse binerken yere attığın sigaranı ve yüzüme pervasızca üflediğin dumanını ne de dibime girmenin verdiği rahatsızlığı çekmek zorunda değilim. bunu o saksı kafana iyice bir sok arkadaşım. çoluğuna çocuğuna da sahip ol, ayak altında dolaştırıp milleti düşürme ya da kendisini yaralama gibi olaylara mahal verme.


bunları yapmazsan ne mi olur? bana bir şey olmaz demem. etrafımdaysan burun deliklerim bana yarattığın sıkıntıdan ötürü kocaman açılır ve burnumdan solumaya başlarım. neden? çünkü nefes alamıyorum. birisi gereksiz yere dibime girdiği zaman nefes alamıyorum. yine bir kılıcım olsa, bir metre yakınımdakileri kılıçla ikiye bölebilirim; bir metreyi aşan ama her an girebilecek gibi olanları da ortadan ikiye bölmem ama kılıcın ucu ile şöyle bir dokunurum, dürterim ki edebinle uzaklaş. yani her an bir hulk'a, bir zeyna'ya, v for vendetta'ya dönüşebilirim. sonra gelip de bana niye ben uçan tekme yedim birdenbire diye ağlama. 


o kadar çoksun ki, o kadar bencil ve saygısızsın ki artık sana tahammülüm yok. toplum içinde millete yapışarak var olacaksan hiç varolma. toplum böyle bir şey değil. liken hayatı değil. göt göte yaşamak zorunda değiliz. birlikte yaşamaktan kasıt bu değil.


demem o ki, sosyal alanlarda dibinizde burun delikleri kocaman açılmış ve burnundan soluyan birini görürseniz uzaklaşın. o kişi ben olabilirim. 


kimse size derdini anlatmak zorunda değil. siz efendi olun, uzaklaşın. ve eğer o kişi bensem birazdan bir patlama yaşanabilir, sonuç: topuklarınıza vura vura uzaklaşın. uzayın oradan. deli berte geliyor. (titre oligarşi parti cephe geliyor tadı)(yakaladım ansızın oh bebek)(evet yaptım bunu)


sonra gelip bana deliberte neden insan içine çıkmıyorsun diye gelmeyin. vaziyet bu ve ben elimden geleni yapıyorum. kılıcım da şansınıza henüz yok. olsa kesin toplum içine çıktığım günlerde birkaç kere kullanırım. almıyorum çünkü gerek yok bu niteliksiz çoğunluk yüzünden bedel ödemeye.


esen kalın. 


(02.02.2011 11:59)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder