19 Aralık 2011 Pazartesi

Eski ev arkadaşı

beraber yaptığınız bir iş için alacağınız para ile siz şofben aldım sanırsınız, o şofbeni birinden, daha doğrusu ondan hoşlanan ve emrine amade bir çocuktan bedava bulur, aldım der, o para ile kendisine dağcı botları, sebastian marka saç bakım seti falan alır. siz bunu aylar sonra öğrenirsiniz. 

sen sabahlıyorsun daha çok öde diye neredeyse tüm elektrik faturasını size yıkmaya kalkar. sonra faturanın nedeninin üst komşuların sizden kaçırdığı elektrik olduğunu öğrenirsiniz. ev arkadaşı öyle delirir ki kapıyı sinsi gibi açıp arada elektrik sobasını yakıyor musunuz diye kontrole gelir. bu arada sizinle beraber yaşayan sevgilisi hiç ekstra fatura nedeninden sayılmaz. dile getirildiğinde 'o da ev için bişeyler yapıyor' denir. yaptığı da siz yan odada açken eve masraf alıp yemek yapıp üstüne 3. bir arkadaş daha çağırıp sofra kurmak herhalde. ayrıca siz yorgun bitkin bir şekilde bir nedenle odaya girdiğinizde kimse utanıp da sofraya buyur etmez. zaten düdük kadar olan mutfak batmıştır. yemek de yapacak ne yer ne haliniz vardır. oturup sade ekmek yersiniz yan odada. yemekler siz uykuya yatmışken zart diye kapı açılıp daha ilk haftada ayrılmıştır ama bulaşıklar hiç yıkanmadığı için size kalır. iki oda dışında kalan yerler asla temizlenmez. o da size kalır.

ne zaman mühim bir işiniz olsa eve üç yüz kişi gelir, haberiniz olmadığından kapıda bornozla yakalanırsınız. gürültüden uyuyamadığınızda sesi kısmalarını rica ettiğinizde odadakiler ev arkadaşınız dahil siz odaya girmemiş gibi davranır, müziğin sesini küfrederek kısarsınız.

herkese dedikodunuz yaptığı yetmiyormuş gibi sevgilisi varken sevgilinize asılır. neymiş? ben daha çok kadınım. kıçımın kadını. 

size o kadar haksızlık yapar ki sevgilisi bile dayanamaz, şuna birşey söyle der. herşeyin farkında olduğunuzu söylersiniz, yüzü kızarmaz bile, gelsin paralar modunda güler. helal olmasın.

nohutları ortalıkta bırakıp ıslatılmış halde 2 gün bekletince siz haşlayıp arkadaşlarınıza götürür, size ait olmayan sıfır bulaşık bir mutfakta arkadaşlarınızla yemeğini yapıp yersiniz. çok sonradan öğrenirsiniz ki hazretleri kapta bir farenin nohutları yediğini görmüş, tenezzül edip ne nohutları atmış, ne birşey demiş. siz de farenin kimbilir ne hastalıklar taşıyan ağzından bir güzel yemek yemişsiniz. bunu aylar sonra öğrenmişsiniz.

bu arada eve taşındığınızda daha destur demeden evi size haber vermeden bir arkadaşına bırakması var, o arkadaşın da siz kimsiniz ne işiniz var diye ailemi azarlamışlığı var. balık baştan kokmuş aslında.

tüm bunlar geçer, nihayet ayrılırsınız. bir canım cicim olma isteği oluşur bu arkadaşta. onca yaptığının -burada çok azı var- yanında tekrar eskiye dönebilir mi dersiniz ama affedemezsiniz. deneseniz de ev arkadaşlığı öncesi ilişkinize dönmek imkansızdır artık. o güzel arkadaşlığın ağzına sıçılmıştır.

düğününe çelenk gönderirsiniz demiş ya biri. onu bile göndermezsiniz. çeyrek altını da arkadaşlarının kütüphanenizden çaldığı kitaplara saysın dersiniz.

bir de bunların fakir ama kokoş modelleri vardır ki, onlar tam evlere şenliktir. lüks sigarasından, kıyafetinden, parfümünden vazgeçmez ama on liralık su faturasını ödeyecek parası yoktur. ev kirasını 3 ila 5 gün boyunca hatırlatınca, olmadı iş yerine gidince alabilirsiniz. evet, ev arkadaşından bahsediyorum. ilkinden ağzınız yanmıştır zaten, bunu çok geçmeden kapı önüne koyarsınız.

eski ev arkadaşları ile harika geçinip çok güzel anıları olan kişilere de imrenirsiniz böyle.

(27.04.2010 15:00)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder