30 Aralık 2011 Cuma

Fatmagül'ün suçu ne

 Hakkında yazdığım tek yazı:


aslında çok doğru düzgün izliyorum sayılmaz. ilk başlarda zengin olanın varlığı ile yaptığı pisliği kapama şovu yapıldığından tiksinmiştim. evdekilerin izlemesinden aşinaydım. gelin görün ki tecavüz sahnesinde bulunan, yani sadece varlık göstermiş birisine bile mütecaviz kişinin bırakın aşık olup sevmeyi, etrafında bir yerlerde olmasını bile istemez. senaryo o anlamda baştan sıçmış durumdaydı benim için. sonra insanların gözüne tecavüzcüden bakın nasıl da güzel koca olur fikri sokuldu.

bu diziyi sırf a sınıfı izleyici seyretmiyor. dizide olan bir sürü karakter saçmalatmasına, abuk subuk tesadüflere, kağnı hızında ilerlemeye rağmen izleyen, ne diyoğ siz tüğkleğ, klas izleyici de bu diziyi izliyor. sebebi ise tüm saçmalıklarına rağmen insanın içine dokunan fatmagül karakteri, onun ağzından çıkan çok basit bir söz bile aynı mağduriyeti yaşamış kişilere bir ayna oluyor, orada kendilerini görüyorlar. beren saat'in oyunculuğunu öveceğim hiç aklıma gelmezdi açıkçası. sumru yavrucuk ve beren saat olmasa bu dizideki kukla karakterlerle dizi batmıştı, ben söyleyeyim.

yalnız fatmagül'e yazılan roldeki bazı tutarsızlıklar var, yer yer bunları yaşamış biri olarak çok sakin ve kabullenici kalabiliyor. mesela televizyondan içeri sete girebiliyor olsaydım o deniz'in kafasını saçından tutup duvara çarpa çarpa patlatırdım... yol yordam bilmeyen iyi niyetli ama şımarık kız çocuğu eksikti zaten dizide. hayırlı oldu. iyi niyet nasıl zarar verebilir ki sorusuna sahip arkadaşlara bu karakteri gösterebiliriz. hele o mutfakta peşine takılıp vır vır vır konuşma sahnesinde gerçek hayatta olamayacak bir enstantane vardı, biri vırvırvır bilmek istiyoruğğğmmm diye beynimi sikecek, zaten yaralıyım, ben ise ocakta sakin sakin bir şeyler yapıp tüm vırvırı dinleyip sadece 'hala acı çekiyorum,' diyeceğim. yallaannnnnn söylüyorsunnnn. gerçekten olmamış o sahne, bari sesini yükseltseydi, fenalaşıp yere yığılsaydı bağırırken hala ay fatmagül'e bişi olduuuğğ diye haykırırken ebe nine buna güzel bir ayar çekseydi gerçek hayattan bir kesit izlerdik. o sahnedeki gerilim bu olmalıydı, iyi niyetli ve şımarık kızın meraklı soruları değil... herkes sadece ona gerildi, kıza dalmak istedi, fatmagül'e verilen rol zayıf bile kalmadı, silindi. çeki düzen verin kardeşim şu diziye. para istemez.

bir yandan bu kadar saçmalığın içinde ellerinden geldiğince insanların nasıl farklı dinamiklere sahip olduğunu,nasıl değişebileceğini göstermeye de çalışmışlar. mesela dizinin en pislik karakteri erdoğan gidiyor doktor bir kızceğize safça aşık oluyor. pisliğin önde gideni olan, kafasında kırk tilki dolaşan erdoğan'ın düştüğü hale bak. bir yandan çok yapay ama bir yandan da gerçek. çevrenize bakın, en pislik adamın bile sevdiği değer verdiği bir ailesi olabiliyor, erdoğan'ı öyle bir karaktere çekecekler sanırım. eminim doktor bununla ilgilenmiyor, reddediyor, erdoğan çok üzülüyor, ay kız keşke sevgilisi olsa diyen birçok yurdum insanı olma ihtimalini hiçe saymıyorum. vural'ı iyi kötü ve kerim'i mükkemmel bir şekilde aklayan senaryo sırayı erdoğan'a vermiş, burada pembe hayal insanı seyircisi dediğim gibi düşünürken gerçekçi seyirci erdoğan'ın bile tecavüz olayını itibarını sarsan, örtülmeye çalışılan pislik bir mevzu olarak görmekten sevdiği kıza olan saf aşkı ile belki, bilemem, vicdan azabı duyması, gerçekten vicdan azabı duyması. selim'den ise ümidi kestim ben, yavşak yancı tipi sürdürmüşler gördüğüm kadarıyla. diziden bana telif versinler nan. resmen yerlerine yazıyorum. hem bak daha çok insana ulaşır. garantisi 10 yıl.

en pislik erdoğan deyince aralardan gelen münir seslerini duymadım değil, münir en çamur kategorisinde yarışıyor. birinciliği de o dalda. bir insan bu kadar mı pis işe bulaşır arkadaş ya?

erdoğan şöyle böyle de o hilmiye karakteri nedir arkadaş? kadını panter emel'e çevirdiler. ne kadar ılımlı ve sakin bir kadındı, perihan üzerini örtmeye çalışırken nasıl da sakladığı için acı çekiyordu, şimdi roller değişmiş. araları izlemediğim için nasıl bu hale geldiler bilemiyorum.

ve daha bir sürü şey yazacaktım, hmm. bu akşamki bölümde kadın örgütlerinin görünmesini olumlu buldum. ne versen alan seyirci dayanışma tohumlarını da alır, bunun için örgütlere daha çok yer vermelerini beklerim. katılmalarına populist diyenin de ağzını burnunu kırarım. siz hala çevrenizdeki üç beş kişi ile dönün durun.

fatmagül örgütlerle dayanışsın, gitsin mor çatı'ya kadınların hikayesini dinlesin, diğer tecavüz mağdurları ile görüşsün, mevzu iyice derinlik kazansın, uçan süpürge'de konuya dikkat çeken bir filmi izlesin mesela. bugün bir tek cüneyt özdemir'i yakaladım, madem medyanın gücü sokulacak, o zaman bugün dizide bahsettikleri n.ç. kararına da ekipçe temyiz davası açsınlar, kıza destek çıksınlar, korusunlar. dizide de aralara girer gelişmeler. daha küçücük, gerçek bir tecavüz mağduruna da ışık vermiş olurlar. yaptıkları işin samimiyetini de ispat ederler böylece. evet, böyle bir ispata ihtiyaçları var. birtakım kendini bilmez insanlar reyting dışında bir şeyler görmek istiyor.

yalnız bu dizide kahkaha atacağım hiç aklıma gelmezdi, reşat yaşaran'ın selim ve münir'le ofisinde, selim'e erdoğan'ı arattırıp delirdiği sahne:

selim - erdoğan'ın telefonu kapalı
reşat y - umarım cehennemin dibindedir de telefonu oradan çekmediği için kapalıdır

çok gerdik güldürelim dediler herhalde. bende işe yaradı.

(18.11.2011 02:25)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder